Son günlerde, "hisseli tapu" adı altında gerçekleşen dolandırıcılıklar, Türkiye genelinde büyük bir dolandırıcılık ağına dönüşerek, 100 milyon Türk Lirası'ndan fazla bir kayba neden oldu. Özellikle sıkıntılı ekonomik dönemde, birçok insan gayrimenkul yatırımı yapma umuduyla bu tuzağın içine düştü. Dolandırıcılar, sahte belgelerle yaptıkları kiralama ve satış işlemleriyle onlara ait olmayan mülkleri satmayı başardı. Alınan bilgiler, bu dolandırıcılık olaylarının yalnızca birkaç ay içinde yüzlerce mağdur oluşturduğunu gösteriyor. Peki, bu dolandırıcılık nasıl gerçekleşti? Mağdurlar nasıl kandırıldı? Detaylar yazımızda…
Dizayn edilen bu dolandırıcılık şeması, "hisseli tapu" kavramını sahte belgelerle gerçeğe dönüştürmeye çalışmakla başladı. Hisseli tapu, mülkün birden çok kişi tarafından ortaklaşa sahip olduğu bir mülkiyet şeklidir. Ancak dolandırıcılar, yanlış bilgilerle dolu tapu belgeleri üreterek, sahip oldukları gayrimenkulleri üçüncü şahıslara "hisseli" şekilde satma yoluna gitti. Yani, mülkü gerçekte sahip olmayan dolandırıcılar, kişilere hisseli tapu göstererek, başta küçük meblağlarla anlaşmalar yapıyor, ardından büyük miktarlarda para yüklü transferler gerçekleştiriyorlardı. Hisseli tapuların geçerliliği hakkında çok az bilgi sahibi olan mağdurlar, sürecin sonunda büyük kayıplara uğrabiliyordu.
Dolandırıcılık ağı, sosyal medya platformlarından kiralık mülk arayan insanları hedef alarak kuruldu. Dikkat çekici fiyatlarla kiralık veya satılık gayrimenkulleri hızlı bir şekilde paylaşarak, kurbanlarının dikkatini çekmeyi başardılar. İlk aşamada düşük meblağlu tutarlarda kapora talep edilerek, insanlardan hızlı bir şekilde para toplandı. Mağdurlar, mülkü görmeden sözleşmeyi imzaladıkları için dolandırıcılar, bu durumu kolayca kullanırken tabiri caizse, masum insanların güvenini suistimal ettiler. Hisseli tapu belgelerinin sahte olduğunu anlamanın ise oldukça zor olduğunu belirten ekspertizler, bu tür dolandırıcılıkların önlenebilmesi için dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.
Tüketici hakları ve yasalar bu tür durumlarda oldukça sınırlı olduğu için, mağdurların kendilerini korumakta zorlandıkları biliniyor. Dolandırıcılığa uğramış olan kişiler, yasal yollara başvurmak istese de sürecin karmaşık yapısı nedeniyle tekrar dolandırılma korkusu yaşıyorlar.
Polis ve savcılık, bu işe karışan dolandırıcılarla ilgili tüm detayları incelemekte olup, tespit edilen her bir dolandırıcının yakalanması için yoğun bir çaba sarf ediyor. Ülke genelinde başlatılan operasyonlarla birlikte bu tür dolandırıcılık olaylarının önüne geçilmesi ve mağdurların yaşadığı kayıpların telafi edilmesi amaçlanıyor. Uzmanlar, dolandırılma ihtimali yüksek olan kişilere, mülk alım satımı yaparken dikkat etmeleri gereken bazı ipuçları veriyor. Öncelikle, mülkün üzerine veya tapuya dair gerekli sorgulama ve kontrolün yapılması, uzman görüşünün alınması gerektiği vurgulanıyor.
Böylesine geniş çaplı bir dolandırıcılık, bu tür olayların yaygınlaşmaması için toplumdaki sosyal bilincin artırılması gerektiğini gösteriyor. İnsanların mülk edinme isteği oldukça prim yaparken, dolandırıcılar da bu durumdan faydalanarak zarar veren bir sistem oluşturmuş durumda. Dolandırıcılığın sosyal medyada yayıldığı bu dönemde, eğer bir mülk sahibiyle yüz yüze görüşmüyorsanız, o mülkü almamanız gerektiği özellikle hatırlatılıyor. Bunun yanında, dolandırıcılığın daha az yaşanabilmesi adına, devletin de daha katı yasalar ve düzenlemeler getirmesi önem arz ediyor.
Sonuç olarak, "hisseli tapu" dolandırıcılığı, pek çok insanın hayatını olumsuz etkileyen ve 100 milyonluk kayba yol açan bir tuzak haline geldi. Bu tür dolandırıcılıkların toplumsal farkındalık ile önlenmesi, mağdurların yaşadığı travmanın azaltılması açısından büyük önem taşıyor. Dolandırıcılığa karşı dikkatli olmanın yanı sıra, her bir bireyin mülk edinirken mutlaka gerekli kontrolleri yapması, bu tür durumların önüne geçebilir.