Kuzey İrlanda’nın Derry şehrinde gerçekleşen bir şenlikte, mültecilik sorununa dikkat çekmek amacıyla hazırlanan temsili kuklaların yakılması, toplumda tartışmalara neden oldu. Etkinlikte kullanılan kuklaların mülteci botlarında yer alan figürleri temsil etmesi, bazı kesimlerde protesto ve eleştiri toplayarak sosyal medya gündemine oturdu. Geleneğin kökleri derinlere uzanan "şenlik ateşi", bu sefer kutlanmadı, aksine infial yarattı.
Kuzey İrlanda’daki bu etkinliğin başında yatan sebep, bir süre önce yaşanan ve mülteci botlarının Akdeniz’deki tehlikelerini sembolize etmeyi amaçlayan bir performans fikridir. Fakat, izninde ve bazı kutlama düzeneklerinde, mülteci temalı kuklaların yakılması, sosyal sorumluluk perspektifinden bakıldığında birçok insanı rahatsız etti. Katılımcılar arasında yapılan değerlendirmelerde, bu eylemin amacının yanlış anlaşıldığı ve toplumda daha fazla kutuplaşmaya yol açtığı ifade edildi.
Etkinliğe katılan bazı kişiler, bu hareketin mülteci sorununa dikkat çekmek yerine yapılan eleştirileri artırdığını savunarak, böyle bir uygulamanın kabul edilemez olduğunu belirttiler. Birçok sivil toplum kuruluşu da duruma tepki gösterdi. Onlara göre; toplumun uzlaşması ve bir arada yaşaması gereken konular, böyle yaratıcı ve sembolik eylemlerle değil, empati ve anlayışla çözülmeliydi.
Söz konusu olayın sosyal medya platformlarında yankı bulmaması mümkün olmadı. Twitter ve Instagram gibi mecralarda yüzlerce kullanıcı etkinliği kınayan paylaşımlarda bulundu. “Sembolik eylem”, “katliam” ve “nefret dolu” gibi tanımlamalarla yapılan yorumlar, etkinliğe karşı yoğun bir eleştiri ateşi oluşturdu. Özellikle bu tür eylemlerin daha fazla öfke yaratacağı ve sorunları derinleştireceği konusunda hemfikir olan birçok sosyal medya kullanıcısı, daha yapıcı çözümler önerilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Bu durum, öncelikle Kuzey İrlanda’nın geçmişteki toplumsal çatışmalarından aldığı dersler açısından da önemlidir. Uzun yıllar boyunca süren toplumsal ve etnik çatışmalar, mülteci krizi gibi güncel sorunlarla birleşince, toplumun hassas dengelerini sarsabilmektedir. Bu sebeple, konuşmak ve yapılacak her eylemi daha dikkatli planlamak gerekmektedir. Mültecilerin yaşadıkları zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, bu tür sembolik eylemlerin sorgulanması kaçınılmaz hale geliyor.
Kuzey İrlanda’daki bu olay, yalnızca bölgede değil, tüm dünyada dikkat çeken bir konu olmayı başardı. İlgili analistler, benzer eylemlerin diğer ülkelerde de yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Mültecilerin sorunlarının daha fazla görünürlük kazanması gerektiğinin altını çizen insan hakları savunucuları, sosyal adaletin sağlanması ve insanların bir arada yaşamalarının teşvik edilmesi için daha yapıcı bir dilin benimsenmesi gerektiğini savunuyor.
Sonuç olarak; Kuzey İrlanda’daki “şenlik ateşi” çağrıştıran olay, sadece bir kutlama değil aynı zamanda derin sosyal meselelerin ve yanlış anlamaların da bir yansıması olarak ön plana çıkıyor. Mültecilerin yaşadığı zorluklara doğru bir perspektife sahip olmadan yapılan bu tür eylemlerin toplumsal yarar sağlamayacağı ve tam aksine nefreti körükleyebileceği düşünülmektedir. Sivil toplum örgütlerinin, bireylerin ve devletlerin, bu soruna duyarlı ve bilinçli bir yaklaşım geliştirmeleri, huzurlu bir toplumun inşası için şart görünüyor.