Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan Şırnak, doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve sıcak insanlarıyla tanınır. Ancak, Şırnaklı bir çiftin hayat hikayesi, bölgeyi çok daha ötesine taşıyor. 16 yıl boyunca dünyayı gezip, toplamda 6 kıtada 40 ülke görmüş olan bu çift, hayallerini gerçekleştirmek için alışılmadık bir yol tercih etti: süt inekleri satışından elde ettikleri geliri kullanmak. Bu onların sadece seyahat masraflarını karşılamakla kalmadı, aynı zamanda hayatta neyin gerçekten önemli olduğunu keşfetmelerine de olanak tanıdı.
Diyelim ki adınız Ahmet, eşinizin adı ise Fatma. 2007 yılında Şırnak’ta tarım ve hayvancılıkla uğraşan bu çift, sıkıcı bir rutin içinde yaşıyorlardı. Günlük işlerin tıkanıklığı, onlara başka bir hayat sunmuyordu. Ancak bir gün internetten dolaşırken, farklı ülkelerdeki kültürler, gelenekler ve manzaralar hakkında görüntülere rastladılar. O andan itibaren, içlerindeki seyahat etme tutkusu alevlendi. Kendilerini yeni maceralara atılmaya, farklı kültürleri tanımaya ve zengin bir yaşam deneyimi elde etmeye hazırlıyorlardı. Ama nasıl? Bunun için birikim yapmaları gerektiğini biliyorlardı, ki buna çok uygun bir seferberlik ile başladılar.
Ahmet ve Fatma, evde sahip oldukları süt ineklerini satarak kendilerine bir miktar para biriktirmeye karar verdiler. Bu karar, hem ekonomik bir çözüm hem de onların hayallerinin kapılarını açan bir adım oldu. İneklerini sattıktan sonra bir gezgin olmanın getirdiği özgürlükle seyahat etmeye başladılar. Öncelikle yakın çevrelerinde, sonrasında ise Türkiye’nin diğer illerinde kısa gezilere çıktılar. Zamanla bu geziler, onları Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika’ya kadar taşıdı. Her seyahatte yeni insanlarla tanıştılar, yerel mutfakları deneyimlediler ve farklı kültürlerin zenginliklerini keşfettiler. 16 yıl süresince, gezi masraflarını karşılamak için ineklerden kazandıkları paranın yanı sıra, yerel işbirlikleri ve sponsorlar arayarak da bütçelerini desteklemeyi başardılar.
Ahmet ve Fatma’nın hikayesi, sadece seyahat tutkusuyla başlamış olmasına rağmen, her gidişlerinde onlara birçok ders öğretti. İnsanların farklı yaşam tarzları, gelenekleri ve inanışları arasında barış içinde yaşamanın mümkün olabileceğini görmüş oldular. Seyahat etmeyi sadece bir gezi olarak görmekten öte, bunun bir yaşam biçimi haline dönüştürmeyi başardılar. Yıllar boyunca edindikleri deneyimler, onları hem bireyler hem de bir çift olarak daha olgun ve farklı perspektiflere sahip hale getirdi.
Sonuç olarak, Şırnaklı çift Ahmet ve Fatma'nın hikayesi, hayallerin peşinden koşmanın ve bunu yaparken elindeki kaynakları iyi kullanmanın bir örneği. İnsanlar, kendi sınırlarının ötesine geçme isteğiyle yanıp tutuşabilir, ancak bunu başarmak için gerekli adımları atmayı da bilmelidir. İneklerin geleceğe taşınmasında verdikleri kararlar ve cesaretleri, onlara gerçek bir dünya turu yaptırdı. Her anı dolu dolu yaşamanın önemini ve hayatı dolu dolu yaşamanın keyfini hazzını çıkararak öğrenmiş oldular.
Bundan sonra da, hayalleri büyük bir yaşam yolculuğunun ayak sesleri olarak devam edecektir. Şimdi, ineklerini satarak kazandıkları parayla kurdukları bu büyülü dünya, onları beklemektedir. Ahmet ve Fatma, belki de bir gün yaptıkları bu yolculukları deneyimleyebilmek için bu durumu kitabında bir gün senaryolaştıracak. Çiftin hikayesi, birçok insana ilham vererek, hayattan çıkardıkları derslerle birlikte umut dolu bir mesaj bırakıyor: Hayallerinizin peşinden koşmaktan asla vazgeçmeyin, bunun için gerekli olan her şey içimizde mevcut.